28 Nisan 2013 Pazar

Ne çeşit bir hissizlik bu bilmiyorum, tarif edemiyorum. Hem isteyip hem uzaklaşıyorum. Korktuğumdan ya da kaçmak istediğimden değil, sadece yeterince hissedemiyorum işte. Aslında bir daha hiç hissedemeyecekmiş gibiyim. Aklımı sürekli farklı şeylerle doldurmaya çalışıyorum. Ya onu öyle kabul edeceğim, yıpranmayı göze alacağım ya da söküp atacağım hiç bağlanmadan. Ama ne zaman koparıp atmaya kalksam bir şekilde hep ona varıyorum. Ve bu beni korkutuyor. Yine kendimle çeliştim değil mi? Olsun, var öyle bir şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder