31 Aralık 2012 Pazartesi
30 Aralık 2012 Pazar
29 Aralık 2012 Cumartesi
İnsan sesini hatırlayamadığı birini özleyebiliyor; yan yana oturup aklı başında iki çift laf etmediği biriyle bütün gün bahsedecek bir şeyler bulabiliyor ve arada çok mesafe olmasına rağmen hep berabermiş gibi hissedebiliyor. Uyurken ki halini, sabah uyanır uyanmaz ki halini, okula giderken ki halini düşünüp gülümseyebiliyor.
28 Aralık 2012 Cuma
Beni hiç merak ettin mi, acaba nasıl diye sormak istedin mi kimseye, ne yediğimi ne içtiğimi nasıl yaşadığımı düşündün mü. Bunları sana neden soruyorum bilmiyorum, biz seninle çok şey yaşadık, biz seninle bir süre için aynı hayatı yaşadık.. Bunu bana yazdıran şey ne gerçekten bilmiyorum. Özledim diyeceğim, umurunda olmayacak, demiyorum o yüzden. Neyse, uzatmayacağım neredesin ne yapıyorsun hiç bilmiyorum. Dilerim iyisindir, dilerim her şey yolundadır. Eğer aklına gelirsem lütfen, beni anlamak, nasıl olduğumu ağlamak için, göğsüne bir bıçak geçir ve kalbine elini bastır. Geçti geçecek.
hayatı yaşamaya değer kılan tek şey, hala oralarda bir yerde olduğunu bilmek . Yanımda olmasan da senden başka kendimi ait hissettiğim hiçbir şey yok. Bunun için üzülmeli miyim, sevinmeli miyim bilmiyorum.Bir daha asla birlikte olamayacağımızı biliyorum, daha da kötüsü birlikte ölemeyeceğimizi biliyorum..
Toprağın kalbi kırılmaz mı şimdi..
Toprağın kalbi kırılmaz mı şimdi..
Seninle ilgili ne kaldıysa aklımda, olur olmadık zamanda hatırlamaktan korkuyorum. Alıştım derken herhangi bir yer ya da olayda senin de içinde bulunduğun bir mutluluk canımı son derece fazla yakabiliyor. Beni yanlış anlama, senden nefret etmem söz konusu olamaz, ama hala seviyor olmak da canımı çok acıtıyor. Ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok. Şimdilik sadece zamanın bana iyi gelmesini umuyorum. Bunu yaparken seni özlememek için elinden geleni yapıyorum, olmuyor.. Bazen yüzüne bakıp, senden seni böylesi aptalca sevdiğim için özür dilemek düşüncesine kapılıyorum..
"Bir şey değil" dersin diye vazgeçip, susuyorum..
"Bir şey değil" dersin diye vazgeçip, susuyorum..
23 Aralık 2012 Pazar
22 Aralık 2012 Cumartesi
Peki neden başka insanlara kaçtık? Neden birbirimizi yarı yolda bıraktık? Neden birbirimizden uzaklaştık? İnan hiç bilmiyorum. Ama sonumuz böyle olmamalıydı. Biz bunu hak etmedik. Her zaman birbirimizde huzur bulmalıydık. Birbirimizin sesinde, birbirimizin kollarında işte. Öylesine çekip gidemezdik anlasana. Peki ben aklına geliyor muyum? Yaşadığımız o özel şeyleri başkasında gördüğünde tebessüm oluyor mu yüzünde? Ya da adım geçtiğinde gözlerini kapatıp yaşadığımız her şeyi en ince ayrıntısına kadar yeniden yaşıyor musun o an? Sahiplendiğimiz o sokaklara giriyor musun yeniden? Herhangi bi şey gördüğünde “bunu da onunla yapmıştık” diyor musun?
Evet belkide şuan başkasıyla olabilirsin. Ya da hayatında her şey kötü de olabilir. Ama şunu bil ki; ben başkasıyla gülebilirim, başkasıyla eğlenebilirim ya da başkasıyla sabahlara kadar konuşup bi şeylerimi paylaşabilirim. Ama hiç biri senin kadar değerli değil. Hiç kimse senin gibi gülemez. Hiç kimse senin gibi merak edemez beni, etmedi de. Ben her günü bir gün gelirsin umuduyla yaşıyorum. Hiç usanmadan hem de. Gittiğin o günden beri hatta. Eğer olur da bu yazıyı okuyorsan gözlerinin dolmasını istiyorum. Canının acımasını değil.
Mutlu bir ilişkisi olduğu halde, ayrılığa dair söz yazan insan. Zamanında çok acı çekmiştir. Bir çok elvedalar, birikmiştir lugatında. Gel-gitleri vardır, hatta ha siktir git leri.. Aklında en damar şarkının, acıtasyonlu notaları oynar. Mutluluk bile onu korkutur. Çünkü acı verir. Film'lerdeki mutlu sonlara inanmaz. Seni özledim, sıradan bir elveda cümlesi olmuştur onun için hep.
Ve mutluyum rolünü o kadar iyi yapar ki, bazen kendini bile inandırır..
Ve mutluyum rolünü o kadar iyi yapar ki, bazen kendini bile inandırır..
eskisi kadar güçlü değilim özlemek çok yordu beni benden kilometrelerce uzakta kimlesin ne yapıyorsun beni özlüyor musun hiç bilmiyorum sadece özlüyorum bazen seni bazen yaşadıklarımızı bazen de sesini... söylediğin şeyler aklıma geliyor bana bir daha seni seviyorum diyemeyeciğini hatırlıyorum çok ağlıyorum o zaman yanımda olmadığın için ağlıyorum beni sevmediğin için ağlıyorum beni hiç unutmayacağını söylemiştin şimdi her kimlesen beni ve verdiğin sözleri hatırla istiyorum ve en çokta benim özlediğim kadar özle her gün her gece her saat özle istiyorum
21 Aralık 2012 Cuma
Kendimi yorgun hissediyorum. Sabahları kafamın içinde çalan bir şarkı uyandırıyor beni. Rüyalarımda bile bir şeylerden kaçıyorum, bir şeyleri unutmaya çalışıyorum. Bir şarkı kovalıyor her defasında beni, bir şarkı hatırlatıyor her defasında unutmaya çalıştığım herşeyi.. Bunun mutsuz, yalnız, eskimiş hissetmemle bir ilgisi yok. Bazen gecenin hiç bitmemesini istiyorum, bunun yağmurla bir ilgisi yok.. Sadece gündüzleri pek sevmiyorum. Bunun seninle hiç ama hiç ilgisi yok.
Nasıl hissettiğimi tanımlayamıyorum.. Çünkü tanımlarsam eğer, o hissin bana ait olmayacağına inanıyorum.
Ben bu aralar iyi değilim.. Ama bunun sonbaharla bir ilgisi yok.
sizin güçlü o üzülmez dediğiniz kız varya o kız mutlu falan değil. sadece üzerine yapışmış olan mutlu damgasından kurtulamıyor hepsi bu. mesela çok üzülüyo. canı çok yanıyo. ama bunların hiç biri önemli değil. çünkü siz, o kızı her zaman güçlü gördünüz. ve eğer o kız yıkılırsa inancınız da kırılacak. bazen bi gün otururken ağzından istemsize dökülen çok mutsuzum ya kelimelerinin hemen ardından saçmalama kızım sen mutlusun kendini kandırma dediğinizi çok iyi biliyorum ama o kız eve gidince, odasına çekilince saatlerce ağlayacak ve kimseye anlatamadığı yalnızlığıyla baş başa kalacak
Bir yandan da kopardım diyemem seni içimden. Alışmışım varlığına, yarattığın mutluluğa. Şimdi yokluğun zor geliyor. Seni hayatımdan çıkardığımdan beri hayatımda bir boşluk olduğunu inkar edemem. Hala aklıma bazı sözlerin geldiğinde gülümsemediğimi, şirin bulmadığımı söyleyemem. Ama seni tekrar sokamam hayatıma. Sen bana uzak olmak zorundasın, ben seni unutmak zorundayım. Hayatıma beni umursamayan, canımı acıtan biri sokamam. Ben söylemek istediklerimi susturmak, mutlu olmak, hayatıma devam etmek zorundayım. Ben güçlü olmak zorundayım.
17 Aralık 2012 Pazartesi
16 Aralık 2012 Pazar
Bazen , bazenlerin fazlalığı insanın canını acıtıyor.
Bazen bu odaya, bu eve hatta bu şehre sığamıyorum. İçim eziliyor sanki, aldığım nefesten hiçbir şey anlamıyorum. Yataktan çıkmak bile zor geliyor, şarkılar, şiirler hatta dostlar bile bir fayda etmiyor, yazmak bile rahatlatmıyor. Kaçıyorum herkesten, kimsenin bana ”iyi misin” diye sormasına izin vermiyorum.
Bazen bir şeyleri özlüyorum, birilerini. Kesik kesik anılar geliyor gözümün önüne. Ama özle
Bazen bir şeyleri özlüyorum, birilerini. Kesik kesik anılar geliyor gözümün önüne. Ama özle
diğim şeyin ne olduğunu bir türlü anlayamıyorum. Bir koku bir şeyler hatırlatıyor bazen, çocukluğumdan bir şeyler sanırım. Yine hatırlayamıyorum.
Perdelerimi hiç açmıyorum ben bazen. Ben bazen gündüzleri sevmiyorum. Gözyaşlarımı geceye saklıyorum. Ama rahatlatmıyor ağlamak, gece huzur vermiyor, boğuluyorum.
Ben bazen içimdekileri anlatamıyorum, kelimeler içime sıkışıp kalıyor.
Perdelerimi hiç açmıyorum ben bazen. Ben bazen gündüzleri sevmiyorum. Gözyaşlarımı geceye saklıyorum. Ama rahatlatmıyor ağlamak, gece huzur vermiyor, boğuluyorum.
Ben bazen içimdekileri anlatamıyorum, kelimeler içime sıkışıp kalıyor.
hayır, sandığın gibi olmadı. gidişin, öyle kolay bir şey değildi benim için. öylesine bir gidiş değildi seninki. sen sadece gitmedin ki hem. geride bıraktıkların ve götürdüklerin de oldu. mesela, giderken beni de götürürdün. ayırdın ruhumu bedenimden. ruhsuz kaldım gidişinle. sadece yaşıyordum, öylesine, herhangi bir şey gibi. nefes alıyordum sadece. buna yaşamak denebilirse, yaşıyordum. sadece ihtiyaçlarımı karşılıyordum. yemek, sigara, su, uyku. başka hiçbir şey yok.
senin sandığın gibi, gidişinin ardından, ayakta dimdik duramadım. biliyordun zaten bunu. farkındaydın. ama yine de gittin. ben, yüzmeyi bilmeden, kocaman bir okyanusa düşmüş gibiydim. çırpınmayı denedim, unutmayı, hiç yaşanmamış saymayı denedim. ama olmadı. sonunda bıraktım kendimi. sen nereye sürüklersen, ölü bedenimi.
bilmiyorum, bilemiyorum. nasık böyle oldum, nasıl böyle bağlandım. nasıl da ciğerlerime hapsettim kokunu. öylesine benimsemişim ki seni, benden gittiğinde, kendimi bulamadım. hala arıyorum. nerede bıraktın acaba ruhumu, hangi ateş söndürecek, gönlüme bıraktığın buzu. bilmiyorum. olsun. ben yaşıyorum, buna yaşamak denirse.
çok ağladım ben çok özledim çok terk edildim bazen terk.ettim hatalarım oldu üzüldüm güçlü olmaya çalıştım bazen oldum bazen olamadım çok yoruldum artık bitti unuttum dedim tekrar girdi hayatıma belki olur dedim olmadı çok sevdim bi adamı,aşık oldum sonra gitti çok özledim hep özledim gelir dedim gelmedi arar dedim aramadı belki de aşk için bunlar fazlaydı belki değmezdi ya da o yalnış kişiydi bilmiyorum sadece sevmiştim
Bu hayatta tek bir adama beni üzmesi için izin verdim. Yakabildiği kadar yaktı canımı, acıtabildiği kadar acıttı. Sikinde değildim,buna eminim. Ama aradan geçen onca zaman sonrasında kendime bir söz vermiştim,kimseye beni üzme hakkını vermeyecektim. Sana da! Ordan baktığında ne görüyorsun bilmiyorum ama inan aptal bir kadın değilim ben. Üzüldüğümde kendimi nasıl hırpalıyorum bilmiyorsun ama ben biliyorum. Bu hayatta canın bir kere çok yanar. Sonrası sızı. Sızlar durur. Olmuyor. Görüyorsun değil mi? Akıllı bi kadınım ben. Bir de ; sevmedim lan seni. Sen de sevme beni. Alışmak kötü. Hiç olmasa keşke. Ben kimseye ait olamıyorum. Kimse ona ait olayım istemiyor belki de. Bak ağlıyorum ama burun akıntım üşüttüğümden değil gözyaşlarımı avuç içime akıttığımdan oluyor şimdi..
Herkes, seni bu acının geçmeyeceğine inandırdı. Hiç kimsenin “o” kişi olamayacağına. Anıların asla silinmeyeceğine hatta. Farkında olmadan, tamamen sana dayatılanı yaşamaya başladın. Çünkü herkes böyle yapıyordu. Çünkü ayrılığın ardından 1 hafta düzenli olarak ağlaman gerektiğini öğrendin. Diğer haftalar hafifleyen acının farkında olmadan, kendini şartlandırdığın o acıya kaptırdın. Bazen durup dururken ağladın. Halbuki ağlanacak bir şey yoktu. Sadece farkında değildin geçeceğinin. Çünkü en yakın arkadaşın böyle yapmıştı. Aylarca ağlamıştı. Beklemişti. Üzmüştü kendini.
Sen aptal kadın, hiç mi kendini düşünmedin? Sen aptal herif, hiç mi geleceğini umursamadın.
Sonra yavaşça, geçer demeye başladılar. Seni ağlatan insanlar şimdi kalkıp geçeceğine inandırdı seni. Acını hafifletmek için, seni eğlendirmek için yapmadıkları şey kalmadı. Oysa bir ay önce o insanlar seni ağlatanlardı. Asıl onlar yüzünden ağlıyordun sen.
Nasıl farkında olmadın kadın? Nasıl anlamadın adam? Artık yeni birisini bulman gerekiyor dediler. Bitti o gitti işte dediler. İnandın sözlerine hep kandın. Hayatını başka insanların yönetmesine izin verdin hepsi bu. Oysa sen, güçlüydün. Bu acıyla daha kısa sürede başa çıkabilirdin. Ancak biliyorum sayın aptal. Güçsüz olmak hoşuna gitti hepsi bu.
Şimdi bu gece başını yastığa koyduğunda, dur ve düşün.
Sanırım doğru cevabı bulman bir kaç dakikanı alacak.
İşte o zaman,
geçirdiğin en güzel Pazar günü olacak.
Sen aptal kadın, hiç mi kendini düşünmedin? Sen aptal herif, hiç mi geleceğini umursamadın.
Sonra yavaşça, geçer demeye başladılar. Seni ağlatan insanlar şimdi kalkıp geçeceğine inandırdı seni. Acını hafifletmek için, seni eğlendirmek için yapmadıkları şey kalmadı. Oysa bir ay önce o insanlar seni ağlatanlardı. Asıl onlar yüzünden ağlıyordun sen.
Nasıl farkında olmadın kadın? Nasıl anlamadın adam? Artık yeni birisini bulman gerekiyor dediler. Bitti o gitti işte dediler. İnandın sözlerine hep kandın. Hayatını başka insanların yönetmesine izin verdin hepsi bu. Oysa sen, güçlüydün. Bu acıyla daha kısa sürede başa çıkabilirdin. Ancak biliyorum sayın aptal. Güçsüz olmak hoşuna gitti hepsi bu.
Şimdi bu gece başını yastığa koyduğunda, dur ve düşün.
Sanırım doğru cevabı bulman bir kaç dakikanı alacak.
İşte o zaman,
geçirdiğin en güzel Pazar günü olacak.
15 Aralık 2012 Cumartesi
Sana bir daha sarılamayacağım, öpemeyeceğim, elini tutamayacağım gerçeğini çoktan kabul ettim ama geriye bir şey kalmadı sanma, olduğun gibi duruyorsun bende. İnanır mısın, olmayışın seni hiç eksiltmedi. Arttırdı hatta.Örneğin, sırf sen seviyorsun diye yaptığımız ne varsa, devam ediyorum ben varmışsın gibi. Yokluğunu kendime bile belli etmiyorum. Korkuyorum, korkuyorum çünkü buna ne kadar devam edebilirim bilmiyorum. Şimdilik, kimseyi sevemedim, ya seversem.? Bunu düşünmek beni endişelendiriyor.Sana mı kızmalıyım bitirdin diye, kendimden mi nefret etmeliyim tutunamadım diye..Korkuyorum, bilmiyorum..
Sadece korkuyorum..
Sadece korkuyorum..
14 Aralık 2012 Cuma
Onca zaman sonra senden tek bir şey isteyeceğim.
Hayır gel demem, biliyorum gelmezsin. Özlediğini de biliyorum çünkü bende özlüyorum. Ama gurur yapıyorsun, aynı benim gibi.Cesaretin yok söyleyemiyorsun tıpkı benim gibi.
Tek istediğim şu ki. Eğer biri olurda sana beni sorarsa “çok seviyorum, özlüyorum ama nerde bilmiyorum.” de. Acı çekmiyorsan bunları söylerken bir şey demeyeceğim.Ama eğer acı çekiyorsan, kalbinde bir yerler acıyorsa, dudakların titriyorsa bunları söylerken beni ara.Sakın korkma ya terslerse, ya unutmuşsa diye. Çünkü bunlar olmayacak.
Peki neden sen yapmıyorsun diyeceksin belki de, çünkü beni koruyan,bana güç veren,beni cesaretlendiren sendin. Şimdi sen yoksun, benden bunları yapmamı bekleme.Ama ben bekliyorum. Çünkü biliyorum, sen yapabilirsin. Seni senden iyi tanıyorum.
Eğer gelirsen, ben burda olacağım. Ama sen de bunu zaten biliyorsun.
Neden yüksek sesle müzik dinliyorum biliyor musunuz? Orda farklı bir hayat var. Şarkıların arasında gizli kalmış şeyler var. İnsanlar çok konuşuyor. Etraf gürültüyle, ses kirlilikleriyle dolmuş. Tüm bunlardan uzak, şarkılardaki her notayı hissederek, yüksek sesle müzik dinlemeyi seviyorum. Şarkıları hissetmeyi seviyorum. Ben şarkılarda yaşıyorum. Şarkılarda saklanıyorum.
9 Aralık 2012 Pazar
8 Aralık 2012 Cumartesi
kitap okuyan kızları sevin güçlüdür onlar kendi yarattığı dünyalarında yaşarlar yanlızlıklarını. her karakterde kendilerinden bir şey bulurlar terk edilseler bile bilirler her güzel hikayenin bir sonu vardır kitap okuyan kızları sevin onlara kendi hikayesini yaşatın kitap hediye edin onlara bir dostoyevski bir oğuz atay...
kütüphaneye gidin beraber kitapların arasında kendini kaybetmelerini izleyin eski bir kitabın sayfalarını koklarken yaşadığı mutluluğu paylaşın onunla kitap okuyan kızları sevin beraber bir kitap okuyun gecenin karanlığında
kütüphaneye gidin beraber kitapların arasında kendini kaybetmelerini izleyin eski bir kitabın sayfalarını koklarken yaşadığı mutluluğu paylaşın onunla kitap okuyan kızları sevin beraber bir kitap okuyun gecenin karanlığında
mesafelerin hiç bir önemi yoktu. yanımızda olup yok olan insanlar varken ta uzaklardan içimizi ısıtabilmeyi başaran insanlar vardı. sonuç olarak yanımızdakiler çoktular ama hiç yoktular.
Kaynak: exenica-dayfordie
7 Aralık 2012 Cuma
"
Olur ya bazen, aglarsin.
Bazen sadece aglamak istersin. Yalnizca aglamak. Kulakligini takar ve farkli bi dunyaya adim atarsin. Sadece aglarsin. Icinde birikmis tum duygular, anlatarak kurtulamadigin dertlerini bu sekilde atarsin bazen.
Icindeki boslugu, huznu, siniri bu sekilde yok edersin az da olsa.
Takarsin kulakligi. Yorganin ve yastigin gozyaslarinla islanir sadece. Aglarsin bazen. Konusamadigin, anlatamadigin, icinde kalanlarin acisini cikarirsin.
Sonra, sonrasi yok iste. Uyuyakalirsin. Sonrasi bu.
"
Icindeki boslugu, huznu, siniri bu sekilde yok edersin az da olsa.
Takarsin kulakligi. Yorganin ve yastigin gozyaslarinla islanir sadece. Aglarsin bazen. Konusamadigin, anlatamadigin, icinde kalanlarin acisini cikarirsin.
Sonra, sonrasi yok iste. Uyuyakalirsin. Sonrasi bu.
Olmuyor değil mi?
Ne yaptığını merak ediyorsunuz. Nerede olduğunu, ne yaptığını deli gibi merak ediyorsunuz. Yüzü, gülüşü, susuşu aklınızdan gitmiyor. İçtiğiniz kahve geliyor aklınıza, gittiğiniz film, tartıştığınız konu..
Ne yaptığını merak ediyorsunuz. Nerede olduğunu, ne yaptığını deli gibi merak ediyorsunuz. Yüzü, gülüşü, susuşu aklınızdan gitmiyor. İçtiğiniz kahve geliyor aklınıza, gittiğiniz film, tartıştığınız konu..
Olmuyor değil mi?
Sesini özlüyorsunuz kiminin gözleri ona benziyor kiminin elleri. Üşümüşlük hissi içinizi kaplıyor, gitmiyor, donuyor.
Sesini özlüyorsunuz kiminin gözleri ona benziyor kiminin elleri. Üşümüşlük hissi içinizi kaplıyor, gitmiyor, donuyor.
Zaman zaman karnınızdan kalbinize yürüyen bir ağrı hissediyorsunuz.
ve o kahrolası sorular..
acaba hayatında biri mi var..
kimseyi öptü mü, sarıldı mı, daha da acısı..
beni unuttu mu ?
bu size de oluyor değil mi..
ve aslında olmuyor değil mi..
onsuz olmuyor…!
ve o kahrolası sorular..
acaba hayatında biri mi var..
kimseyi öptü mü, sarıldı mı, daha da acısı..
beni unuttu mu ?
bu size de oluyor değil mi..
ve aslında olmuyor değil mi..
onsuz olmuyor…!
Unuttuğumu sandığım fakat unutamadığım, “hala beni çok seviyor” larla beklediğim ama gelmeyeceğini adım gibi bildiğim halde yıpranıyorum. Yoruluyorum.
Yanlış insanlara gidiyorum. Yanlış insanlara sarılarak onu yendiğimi sanıyorum. Yanlış insanları öperek onu beynimde öldürdüğümü düşünüyorum. Unutamıyorum işte. Herhangi bi yerde ‘o’ şarkı çalınca bile boğazım düğümleniyorsa ve hala onun için fedakarlıklar düşünüyorsam nasıl unutabilirim ki? Ya da onu sevdiğimi bağırarak söylediğim o sokaklara girince “çok sevmiştim” diyorsam, elimde olmasa bile ağlıyorsam unutamam ki. “Çok sevmiştim” leri öylece silip atmam ki anlasana. Yorulduğumu bile bile unutmak için çabalamıyorsam hep kaybederim. Hiç kazanmam. O şarkılar yok olmalı diyorum. O sokaklara girme diyorum. Fedakarlık etme bak o seni bıraktı diyorum. Kızıyorum kendime. Yapamıyorum işte. Yoruluyorum. Daha çok uyuyorum mesela. Daha çok müzik dinliyorum. En önemlisi daha çok kandırıyorum kendimi. “Hala bana ihtiyacı var” larla ya da “Gururu yüzünden arayamıyor” larla işte. Yediremiyorum kendime. “Hayır hayır ben kaybetmedim” diyorum. Gecenin bi yarısı uykumdan uyanıp mesajına cevap verecek kadar seviyorsam, haklı olsam dahi özür diliyorsam. Ben kaybetmiş olamam değil mi?
Neden bir aradaydık, bilmiyorum, neden sevdik, nasıl sevdik.. Kim daha çok sevdi hangimiz eksik kaldı. Bizi birbirimize bağlayan o bağ neydi bilmiyorum. Nasıl oluştu, neden koptu bilmiyorum. Seni özlüyorum ve bu yapabildiğin en güzel şey. Her sabah seni görmek için uyanıyor, her gece seni göremeden ölüyorum. Anlıyorum, ben en çok sana geç kalmışım. Ve sen en az beni sevmişsin. Anlıyorum.. özlüyorum, canım acıyor.. hepsi bu..
Özür dilerim, ben yine tutamadım kendimi. Yine nefret edemedim senden, yine bitiremedim seni. Ne kadar denesemde, silemedim içimdeki sevgini. Öyle çok özlüyorum ki seni, hayır senin yerinde olsam daha fazla kıyamazdım bana. Ama nasılda mutlusundur şuan, ahım kaldı sanıyorum ama, yok herhalde çok iyisin diye duydum. Öyle dediler işte. Eh biraz da üzüldüm ama merak etme, bende iyiyim. İyi olmaya çalışıyorum, senden sonra ne kadar olabilirsem. Zor oldu ama yinede mutluyum. Hemde o kadar mutluyum ki, seninle olduğum zamandan az acı çekmeye başladım artık. Nasıl diyebilirim, alıştım sanki biraz. Ee tabi hayli zaman geçti, böyle olması lazım, böyle olmalı. Ama bazen aklıma geliyorsun, ve işte o zaman herşey yine eskiye dönüyor , bir an o kadar kötü hissediyorum ki, ama merak etme biraz sonra geçiyor. İnsanı en çok üzen unutulmayan anılar derler, gerçekten öyle, ben seni unuttum da, onları unutamadım ki zaten. Bakarsın zamanla onlarda unutulur , ne dersin ? Bende isterim senden geriye hiçbir şey kalmasın ama, zor çok zor. Bana sorarsan bu noktaya geleceğimiz aklımın ucundan bile geçmezdi, ama olsun alışıyorum ben. Sonra neyin ne olduğunu da öğrendim mesela, saf değilim artık. Kimseye inanmıyorum, güvenmiyorumda. Sevmek dersen zaten asla olmayacak bir şey. Ben bunları neden anlatıyorum ki, bak yine geldin aklıma. Hiç yoktun oysa, hiç yoktun ama , var olman asıl zor olan. Zor, çok zor ama olsun, dedimya alıştım ben. Uzatmak istemem, mutlusun diye duydum ya zaten, bende mutluyum çok. Hiç olmadığım kadar, hiç olmadığın kadar. Çok mutluyum, iyiyim, huzurluyum, gülüyorum, eğleniyorum ve en önemlisi de sen yoksun. Daha ne olsun..
2 Aralık 2012 Pazar
“Senden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim” derken ne kadar ciddiymişim; ne kadar sevgiyle söylemişim, ne kadar da terkedişini içime yediremeyip hırçınlıkla seni her zaman isteyeceğimi belli etmişim. Ne kadar geçti bilmiyorum. Kaç hafta oldu, sahi aylar mı geçti? Ben saymadım. Ben gittiğini bile yeni yeni idrak ediyorken kalkıp kendimi gittiğine alıştırmadım. Bilmiyorlar da zaten ayrıldığımızı çoğu kimse, anlatmıyorum. Anlatamıyorum. Gücüm yok. Sorduklarında buruk bir gülümsemeyle “Böyle olması gerekiyormuş” diyorum. Olgunlukla karşıladığımı sanıyorlar, olgunluk mu? Ben henüz karşılayamamışken bile ne olgunluğundan bahsediyorlar? Beni tanımıyorlar. Sen de tanımıyorsun zaten. Gideli ne kadar oldu? Sayamadım diye diye ayları mı geçirdim? Ben sensizliğe alışmış olamam. Olmamalıyım. Olmayacağım. Gitmedin de zaten sen, geleceksin; halletmen gereken bir kaç iş, geçmesi gereken bir kaç sene ve kısalması gereken kilometreler var. O kadar. Ama geleceksin, biliyorum. Çünkü severek ayrılanlar, ayrı kalamazlar. Kim girerse girsin hayatlarına unutmazlar, anımsamazlar belki bir süre ama asla unutmazlar. Sen de unutmayacaksın. Güçlü olmakla zerre alakası yok, istersen dünyanın en dayanıklı adamı ol yine de yakacaksa yakar içini aşk, “işlemiyor bana” diyemezsin. Hele sen, benim için? Asla. Dedirtmem. Demeyeceksin de zaten. Orada olacağım hep, tıpkı senin bende olduğun yerde, sol tarafında, küçük bir nokta, avucun hissedecek çoğu zaman atışımı, biraz burkulacak için özlemimle sonra geçecek. Özleyeceksin, özlemek acıdır, bilirim. O acı dediğim eylemi, özlemi yazarken bile sen geçiyorsun aklımdan. Çıkmıyorsun gerçi, unutmuşum. Özleyeceksin diyordum, burkulacak için biraz, hep bir yarım kalmışlık, eksiklik hissedeceksin. Hayatına alacağın herkese onu sevdiğini söyleyip, ayrıldıktan sonra heves olduğu ve bunu zamanla anladığını söyleyeceksin. Böyle olacak. Kafanı sallama sağa sola ya da salla, farketmez. “Haklıymışsın” cümlesini sonradan duymak daha çok hoşuma gidiyor. Canın acıyacak. Çünkü bizim yaşadıklarımızdan çok yaşayamamışlıklarımız var. Bizim hayallerimiz var. Bizim henüz içine girmediğimiz fakat her pazar gününü uyuyarak geçireceğimiz ve sanırım sırf ben sevmiyorum diye misafir kabul etmeyeceğimiz evimiz var. Bizim, benim zorumla, beni kıramadığın için çıkacağımız alışverişler, gideceğimiz maçlar var.
Özlemekten sakın korkma, biraz acıtacak ama söz veriyorum geçecek, sen hatırlamaktan korkma sakın. Unutmaya da çalışma. Ben denedim, olmuyor da zaten. Unutmaya çalışmak daha çok can yakıyor.
Bir kadın hisseder.
Davranışlardan, cümlelerden, konuşmalardan..
Biteceğini hissettiği an “nasıl kurtaracağım” modlarına girer, çoğu zaman da kurtaramaz. Çünkü o, kafasına koymuştur. Sadece kafasına koyduğu konuşmanın hazırlığını yapıyordur, ön sevişme gibi.
Kurduğu her cümlede karnına darbeler yersin.
Ortada hiçbir şey yokken ağlarsın.
Hıçkıra hıçkıra.
Nasıl olduğunu anlamaya çalışırsın, anlayamazsın.
Canın yanar.
Kalbinin paramparça olduğunu ve parçalarının bedenine battığını hissedersin.
Bir kadın hisseder anlıyor musun?
Ben hissetmiştim.
Ardından da bildiğim tüm duaları etmiştim.
Yalvarmıştım.
Sevmiştim.
Kaybetmek istememiştim.
Şimdi mi?
Şimdi kiminle, nerede, ne yapıyor inanın bilmiyorum.
Sadece özlüyorum.
Davranışlardan, cümlelerden, konuşmalardan..
Biteceğini hissettiği an “nasıl kurtaracağım” modlarına girer, çoğu zaman da kurtaramaz. Çünkü o, kafasına koymuştur. Sadece kafasına koyduğu konuşmanın hazırlığını yapıyordur, ön sevişme gibi.
Kurduğu her cümlede karnına darbeler yersin.
Ortada hiçbir şey yokken ağlarsın.
Hıçkıra hıçkıra.
Nasıl olduğunu anlamaya çalışırsın, anlayamazsın.
Canın yanar.
Kalbinin paramparça olduğunu ve parçalarının bedenine battığını hissedersin.
Bir kadın hisseder anlıyor musun?
Ben hissetmiştim.
Ardından da bildiğim tüm duaları etmiştim.
Yalvarmıştım.
Sevmiştim.
Kaybetmek istememiştim.
Şimdi mi?
Şimdi kiminle, nerede, ne yapıyor inanın bilmiyorum.
Sadece özlüyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)