31 Ocak 2013 Perşembe

biz en çok birbirimize yakıştık.
yani aslında tam şu saatlerde çok şeyi özleyebiliyorum ama tam şuan geçen yıla gidip çok şeyi değiştirmek isterdim.
yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı bir şehir. kışları mutsuz ve çirkin,yazları mutlu ve güzel bir kadın.
adamın biri yüzünden dünyası yıkılan o kızlardan değilim güçlüyüm ben
İstediğimiz her an birlikte olamadık belki ama birbirimizin kalbine dokunmuştuk.
ona da şiirler okuyor musun bana okuduğun gibi?
Belki yıllar sonra hayatına girip her şeyi değiştirecek insanla şuan aynı şarkıyı dinliyorsun.
gerçekleşmedi. çünkü çok istedim.

30 Ocak 2013 Çarşamba


Cem Adrian
Dünya üzerinde en aşık olunabilecek adam. Tabi çok farklı bir anı Cem Adrian aşkı bende bambaşka bir şey anlatsam da anlamayacak kimse. İstesem de dökülemez ağzımdan en iyi kelimeler. Anlatırsam ölür içimde bir şeyler sadece en sevdiğim ve en anladığım müzik demek zayıf kalır Cem Adrian‘ın yanında. O yüzden ben onun şarkılarını anlamıyorum , hissediyorum ve bu hepsinden daha gerçek.
Gerçek bir aşk Cem Adrian. Masal kadar güzel. Bir gün onu tanıdım en sevdiğim kitabın en güzel cümlesini okurken benimle birlikte Cem Adrian‘da okudu o cümleyi “Sen gidersen , ben kalırım.” dedik ikimiz de. O an anladım , hissettim , duydum , gördüm Cem Adrian‘ı.
Her şeyden farklı , herkesle bir olan insanı. Onun her şarkısı farklı ama her şarkısında biraz bulursun kendini. Bambaşka bir sestir , bambaşka bir aşk , bambaşka bir his. Onu dinledikten sonra gerisi hiçtir.Düşündüm kendi kendime böyle biri efsane olmalı insanlar böyle birine aşık olmalı böyle biri dinlenmeli. Her şeyinle her şeyimizsin Cem Adrian.

29 Ocak 2013 Salı

Kareli gömleklerini giyebileceğim bi sevgili istiyorum hepsi bu .
keşke ben erkek olsaydım lan senin teklif etceğin yok
En çokta dualarımdan eksildin.
Sen gelsen ve ben herkese hoşçakal desem
en umutsuz anımda bile mutlu olmak için bir nedenim olurdu bu sefer gerçekten yenildim

Güzel şeylerin beklenmedik anlarda gerçekleştiğine hep inanmışımdır. Bana gelişin gibi mesela. Aniden. Hiç ummadığım bir anda, hiç ummadığım birinin hayatıma girip daha sonra hayatımın tümü olacağını nereden bilebilirdim ki? Günden güne içime işleyeceğini, git gide içimde büyüyeceğini..

Sonra aniden çekip gideceğini elbet. Beni yapayalnız, kocaman bir boşlukta bırakıp terk edeceğini tahmin edemediğim için üzgünüm. Hep yanımda kalacağını söylediğinde bunu gerçekten yapıp, beni mutlu edeceğini sanmıştım. Sol yanımda yerini alıp, çekip gideceğini değil. Aynı anda içimde seni dolu dolu yaşarken, sensizlikten kıvranmak değildi istediğim.

Sana “nefesim” derken bu kadar ciddi olduğumu ben bile bilmiyordum doğrusu. Gittiğinde nefes almak zor hale geldiğinde anladım. Ölüm gibi bir şey olmuştu sanki içimde. Hiç bitmeyen bir cenaze töreni gibi bir şeyler işte. Boğazımda duran bir yumru, her an akmaya hazır gözyasları, hepsi seni arıyordu her gece. Her gece cenazeni yapıyordum içimde. Ölüm gibi bir şey oluyordu ama hiç öldüremiyordum seni derinlerde bir yerlerde.

Beklemiyorum ben seni. Demiştim ya, güzel şeyler onları beklemediğin anlarda seni bulur.
Ben beklemiyorum seni.. 

28 Ocak 2013 Pazartesi


Genellikle hep benim arkamdan ağlarlardı…
Ama bu adam, onun için ölebileceğim tek kişi




Çok şey istemiyorum ya. Aşık olmak istiyorum. Tam 8 aydır hiç içimde kelebekler uçuşmadı. Hep anılar,acılar. Şimdi hepsi bitti. Kocaman bir boşluk. Sadece boşluk. O kadar kötü ki. İnsanlar sürekli bir şeyler anlatıyor ve benim anlatacak hiçbir şeyim yok. Geçmişim yanmış, geleceğim yok gibi. Biri gelsin istiyorum. Biri gelsin ellerimden tutsun ve beni hayata döndürsün. Bu kadar
özlem kokan kadınlar vardır, şarkılarla yaşayan.

Kendime Not.


Kalk oturduğun yerden. Önce kalktığın yere bak. Yatağın darmadağın olmuş, iki üç battaniyeyle uyuyorsun psikolojik olarak donuyorsun. Yatağın hemen ucunda biriken üç beş kitap, okumayı seversin sen unutma bunu. Kitapların yanında devrilmiş kahve fincanları dolu. Telefonun nerde? Ara hadi onu. Belki yirmi sekiz cevapsız arama doksan altı tane falan mesaj gelmiştir. Hadi bul, nerde bıraktın hatırlamıyorsun bile değil mi? Hıh , battaniyelerin arasındaymış. Hiç cevapsız arama ve mesaj yok.Yüzleş yalnızlığınla, önce kalktığın yatağı ve çevresindeki pislikleri toparla. Aç odanın perdelerini ve camlarını, havasızlıktan öleceksin. Çalışma masana bak, ihmal ettiğin çalışmalarla dolu. Yapacaklarını listele, ihmal etmeden hemen yapmaya başla. En önemli kısmına geldik şimdi. Çalışma masanın üzerindeki aynaya bakmak için başını kaldır. Dağılmış saçlarını tara ve topla. Çünkü seversin saçlarını, güzel kokar. Git ve en sevdiğin kıyafetlerini giy. En sevdiğin kokunu sürün ve etrafına şöyle bir bak. Her şey yolunda.Evet şimdi tekrar aynaya git ve gülümse. Çünkü sen gülümsemeyi seversin. Çünkü sen güçlüsün. Çünkü sen, istediğin sürece her şeyin en iyisini yapabilirsin.
”Başlamak bitirmenin yarısıysa, yazmakta yaşamanın yarısıdır. Bazen yazmak yaşamanın yarasıdır”.
Buraya hep bir şeyler olduğunda yazdım. Bazı şeyleri ise unutayım diye yazmadım. Yazmaya başladığımda ağlamaya değmez diye ağlayamadıklarım gelir aklıma. Ve ben katlanıyorum tüm bunlara. Ağlaya ağlaya yazıyorum bazen. Hiçbir şeyin farkında olmayan ben, olaylar hep bittikten sonra anlayan ben hüzünlerimi çok farkında, çok içinde yaşıyorum. Ağlıyorum, arınıyorum, açılıyorum. Ben mutluyken yazamıyorum. Mutluyken keyfime bakıyorum. Hepsi  bu.
Tapılacak kadar seksi yada güzel bir kadın olduğumu düşünmüyorum.Sadece aklımı kullanıyorum.


-Marilyn Monroe
kimi sevdiysem şu siktiğimin dünyasında bir bir kaybediyorum
Tam "sana farklı davranıyor" gibi hissediyorsun. Bi bakmışsın yavşak çıkmış
bazıları vardır gittiklerinde bile hala vardır
Çok ses çıkarmamaya çalışıyoruz.Ağlarken bile özgür değiliz.
Yüzün aklıma geldi, öyle güzel ağladım ki. Değer dedim, senin için döktüğüm her damlaya değer. 
Çünkü gördüm, "seviyorum" diyen ama sevdiği şey için ağlamayı kabul edemeyenleri gördüm, güldüm. Belki artık hiç göremeyeceğim seni, özlemekten ibaret olacaksın ama olsun..Çünkü özlüyorum deyip sarılmak için kollarını açmayanıda gördüm.Ben kollarım açık da gezerim senin için.Ben ağlarım senin için, ben özlerim senin için. Sen nasıl olsa yaşadıkça anlayacaksın kaybettiğin şeyin hayatının geri kalanı olduğunu..
tam ben seni unuttuğumda..

27 Ocak 2013 Pazar

sen benim terk ettiğim şehirlerimsin
Birinde seni bulacağımı bilsem, bu şehirdeki bütün yüzlere tek tek bakardım. Bütün sesleri tek tek dinler, bütün yollarda yürür, bütün köşe başlarında durup en sevdiğim şarkıyı dinlerdim

Kar yağıyor senin olmadığın şehrin sokaklarına
Kar yağıyor  el ele yürüdüğümüz kaldırımlara
Sonra bi adam çıkar karşına. Değer verirsin, seversin, inanırsın, güvenirsin. O da kalkar ona verdiğin her şeyi alır gider. Bi daha da kimseye öyle değer veremezsin, kimseyi öyle sevemezsin, kimseye ona inandığın gibi inanamazsın, güvenemezsin. Çünkü bütün iyi duygularını ona harcamışsındır.

26 Ocak 2013 Cumartesi

Ama bide şöyle bi durum var eğer sevgili olsak bi süre sonrada ayrılıcaz. Ayrıldıktan sonra birbirimizle hiç konuşmuycaz. Göz göze geldiğimizde kafamızı çeviricez. Unutamaya çalışıcaz falan. İşin bütün aksiyonu kaçıcak. Hayaller yıkılıcak. Biz iyiyiz bence. Böyle kalalım
O gidiyorsa, sen de git. Bırak anılar ortada kalsın.
Ben sana rastladığım günlerde, hangi günlerdi onlar. Tuhaf, bir günde değişiyor kişi. Senden öncesi öyle uzak ki, anılar bile yok sanki.
Ve uzun zamandır kar değmiyordu kirpiklerime.. 
İlk sesini duyduğun anı unutamazsın.
eriyen kar gibiyim ellerinde
sana seni sevdiğimi o kadar çok söylemişim ki sanki hayatımın büyük bir bölümünü sadece bunu yaparak geçirmişim gibi hissediyorum.
sarışın kızlar aptal olmaz aptal eder
Aptal olsaydım sadece bir saç rengi ile bir sürü erkeği parmağımda oynatamazdım.Sonuçta onlar bana taptı fakat ben hala isimlerini bile bilmiyorum.

-Marilyn Monroe ♥
Şehirler ağlar mı insanlar giderken
çok canı yanmış kadın
” Eski aşklara dönemezsin, ama eski kitaplara dönebilirsin. “
belki beni terk ettiğin yerde son bir kez karşılaşırız
“kokunu rüzgara, dudaklarını tenime bırak sevgilim. korkma hiçbir şehir bilmeyecek geldiğini..”
Şehirler arası üst geçitler olsa ya
rimelin akmasın diye ağlayamazsın kendini tutarsın ya işte öyle bir şey
Benim hayatımın en güzel günleri seninle olanlardı. Yaşamımın geri kalanında bunun ötesine geçebileceğimi sanmıyorum. Bu yüzden artık bir anlamım kalmadığını söyleyebilirim. Senin hayatının en güzel günleri benimle olanlar değildi, bu yüzden şimdi git ve kendine sana bunu yaşatacak kişiyi ara. Sadece şunu unutma, kimse seni benim sevdiğim kadar sevemez, bunu bilecek ve bununla yaşayacaksın, sen ise artık bu yüzden anlamsızsın.

25 Ocak 2013 Cuma

çok sevdiğimiz birinin sesini unutmak, söyleyeceklerim bu kadar.
Keşke hiç başlamasaydı desem, kısa ama mutlu geçen günlere ayıp edeceğim. İyi ki yaşandı desem, bu yaşanmışlığın sonucu olan ayrılığa nasıl bir kılıf giydireceğim? Öyle bir hale getiriyorsun ki beni, içimde varlığının bile sığamayacağı bir yokluk bırakıyorsun. Belki de bir boşluk bu; hiçbir gelenin dolduramayacağı…
Yakında seninle gitmeyi hayal ettiğim o şehire de yalnız gidersem hiç şansın kalmayacak.

Herşey Tamamen bitti.
Bu sefer gerçekten bitti ama. Önceki ‘’bitti’’ler gibi değil bu. Ne kadar çabalarsan çabala duyguların tek taraflı olduktan sonra sadece hayal kırıklığı kalıyo geriye. O, beni hayatım boyunca gerçekten sevdiğine inandığım ilk erkekti. Ama bu neyi değiştirirki sonu aynı olduktan sonra. Kimler unutulmadı ki aşkların değişken hafızalarında? Bizde yok olan AŞKlardan sadece biriyiz işte. Ama ben farklı olucağımıza o kadar inandırmışım ki kendimi bi türlü kabullenememiştim artık beni sevmediğini. Benim için o kadar büyük fedakarlıklar yaptı ki. Ne biliyim her erkeğin yapıcağı şeyler değildi onlar. Benim için çok özeldi. En önemliside aşık olduğum İLK erkekti. Ondan öncesi ve sonrası diye bişey yok benim için. Sadece O. Hayatımda olsa da olmasa da O. Sanırım sorun unutmak veya unutmamak değil, unutmayı istemek yada istememek. Bende unutmayı istemediğime eminim artık.

Zamanında kalbinin en güzel köşesinde olan fakat seni öylece terk edip ortada bırakan o kişi var ya. İşte tam da o kişinin gidişinin ardından aylar sonra alışırsın bazı şeylere. Mesela artık onsuz da nefes alabildiğinin farkına varmışsındır. Veya o olmadan da bazı şeyleri tek başına başarabiliyorsun. En basitinden bi sorunla karşılaştığında, sadece oturup her şeyin düzelmesini bekliyorsun. Elinden bi’ şey gelmiyordur. İşte sen tek başına güçsüzsün. Ama yine de yapabiliyorsun. Yine de o olmadan yaşayabiliyorsun. Ama bazen insan televizyon izlerken bile düşünüyor, daha doğrusu kafasına takılıyor. “Acaba şuan ne yapıyor?” işte bu soru insanın kafasını karıştırmaya yetiyor. Hatta o günün mahvolması için bile yeterlidir. Bazen insan her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor onun sesine. Bazen işte. Hani arayıp nasılsın diye sorsa her şey yoluna girecekmiş gibi. Veya ‘sana çok ihtiyacım var’ sesindeki muhtaçlık bile kalp ritminin artmasına yetiyor. Şöyle bir kere sadece bir kere içten, sımsıkı sarılsan her şey yeniden eskisi gibi olacakmış gibi hissedersin bazen. 
Ama aramadı işte. Seni arkadaşlarına sormadı bile. Herhangi cafe de otururken senin adın geçtiğinde hafifçe gülmedi hatta. Veya çok özel bi’ şey olduğunda, o an gözlerini kapatıp bunu seninle paylaşmadı. Yanında seni hissetmedi. İşte tüm bu olanlardan sonra insan beynini bi’ şey kemiriyor. Unutulmak. Yaşanılan tüm o özel şeyleri unutması. Sesini unutması. Kokunu unutması. Tenini unutması. Ellerini unutması. Dudaklarını unutması. Bunları duyunca bile insan çok korkuyor. Gerçekten unutmuş olmasında korkuyor. Bir daha mutlu olamamaktan korkuyor. Tüm o özel şeyleri unutmuş olmasından korkuyor işte. Hem de çok korkuyor. Yağmur yağdığında arabanın altına giren kedi kadar korkuyor. Huzuru hissedemiyor. Tam şurası düğümleniyor. Nefes alamıyor. Yutkunamıyor. Ve hatta ağlıyor. İnsan çok çaresiz oluyor o an. Unutulma ihtimali bile çok korkutucu, yorucu. Unutulmamış olmayı diliyor. Belkide gerçekten unutulsa, o gerçeği kabullenmek istemiyor insan.
Çünkü hala seviyor. Hemde ilk günkü gibi.
Çünkü; parmak izin var içimdeki şehrin her yerinde.
Sen sandın ki ayrılık bana hiç dokunmadı, iyiyim.O ayrılık öyle yaşanmıyor işte.Öyle kolay değildi gidişin.
Öyle ardından umursamaz bir gülümsemeyle bitirmedim seni.Giderken götürdüklerin , yanıma kalanlar oldu.Sen öyle bir gittin ki.Yüzmeyi öğrenmeden okyanusa düştüm ben.Çok çırpındım senden sonra.Çok kurtulmaya çalıştım.Başaramadım.Allah kahretsin ki hâlâ ilk gün ki gibi aşığınım.
Çok özlüyorum seni.Seninleyken damağıma yapışan şekerdi mutluluk, onu bile çok özlüyorum.
Gözlerindeki depremlerden birinde enkaz olmak için, nelerimi vermezdim…
Her özleyişimde sesine sarılmak için telefonu alıyorum elime.Yapamıyorum.
Üzerine bir sigara yakıp o kahrolası hissin geçmesini bekliyorum.
Beklerken farkediyorum ki;
Kültablasında sigaramı söndürecek yer kalmamış.Senin yüzünden anlıyor musun?
Yüzün aklımdayken burnumda tüten duman oluyor gülüşün.Gelemiyorum ama sana.
İçim sana koşarken , ayaklarım yürüyemiyor yoluna.
Sahiller boyu huzur veren o deniz sesinin öfkesinde tek başıma üşüyorum.
Geri dönmen için bir çaba sarfetmiyorum aslına bakarsan.
Başka kadınlar girdi çünkü aramıza, başka kokular..Zor artık seninle biz olmak..
Ben seni unutmak için yaşar oldum şimdi, sense yaşamak için beni unuttun.Unutmadın belki de, kim bilir?Belki sigarana ateş oldum.
Rakına meze.Yastığına gözyaşı oldum belki.
Bilmiyorum.
Sen bana hiç açmadın ki içini.Hep eksiktin yanımda.
Oysa tamamlamak için ne çok uğraşmıştım.“Boşunaymış!” dememek için ne çok kandırmıştım kendimi.
Kandırmak yetmiyormuş, bir de inanmak gerekiyormuş.İnanmıştım.Sana değil, sevdana inanmıştım.
Kırmışlığına, kırılmışlığıma, öyle kırgınım ki…
Sapasağlam durmak zorundaymışım gibi hissedecek kadar kırgınım işte!Hatırlıyor musun?
Omzundaki huzurda zaman dursun isterdim hep.Saatlerce öylece kalabilirdim.
Yıllar boyu boynunda kalabilirdi nefesim..Bilmiyorsun.
Asırları omzunda sayabilirdim.Yanıma gelsen şimdi,dokunamam sana.Yapamam.Kirlettiğin omzuna huzurla başımı koyamam.Başkasının bacaklarının değdiği yere, ben huzur diye dokunamam.
Tanrı’nın gülüşüydün sen oysa.Annemin duası..Gökyüzümün mavisiydin.Nasıl da kirlenmesine izin verdin kendinin..Ağrıtan ne varsa ruhumu, işte o sensin.
Sızlıyorsun içimde.Nasıl bir yaraysan, kanatmadan duramıyorum aklıma her gelişinde.
Aklımdasın.Çünkü; parmak izin var içimdeki şehrin her yerinde.Yüzümdeki çizgilerde hüzün,Gözümün önünde yüzün,Özleminin ateşinde çırılçıplak kavruluyorum.Her gece karanlık diye yaşadığım başka bir şey değil.Elbette bu hep böyle gitmeyecek.Bir gün seni özlediğimi bile unutacağım.
Çok alıştım. Hiçbir şey yapamasak bile varlığına, buralarda bir yerde olduğuna, en mutsuz anımda aklıma gelip gülümsetişine. Ellerim bomboş kalsa bile bir gün tutacağını umut etmeye, düşünüp seni her şeyi siktir etmeye. Meraktan uyuyamamaya. O hep aynı yazılan ama bambaşka gelen günaydınlara, iyi gecelere. Yanımda olamasan da gözlerimi kapatıp hayalini hissetmeye, ona sarılmaya ve bununla yetinmeye. Çayımı huzurla içmeye. En alakasız yerde konuştuklarımızı hatırlayıp bir otuz saniye hayattan kopmaya. Yoksun diye üzülüp her gün mesafelere sövmeye ama buna rağmen dayanmaya. Tartışmalarımıza bile. Belirsizliklere. Beklemelere. Küsememeye. Nefret ederken bile sevmeye. Körü körüne bağlanmaya, her defasında inanmaya. İçimde, derinlerde hep hissetmeye, umutlarla büyütmeye,sana. Çok alıştım ben, gitme.Özetlersek; Biri gelir, hayatını siker ve gider.
giderken bir hoşçakal bile demedin bu kadar mı sevdin beni?
Nasıl da inanmıştım konuştuklarına.“sevdim” demiştin hatırla. Oysa sevilmekten önce güvenilmek isterdim ben. Aşkı meslek edinmiş yüreğin, meğer ne kadar da hazırmış her yeni başlangıca hazin bir son bulmaya. İçindeki eksikliği boşluk zanneden sevgilim; şimdi gözlerimizin her çarpışmasında kırılan kalbimin parçaları hayatıma batıyor biliyor musun?

Acım mı? Geçmedi… Alıştım sadece
neden bilmiyorum ama dün gece birden aklıma geldin ağladım çok ağladım hemde bana söylediklerini düşündüm seni seviyorum deyişini düşündüm seni düşündüm biz olduğumuz zamanları düşündüm nasılsın değiştinmi beni özledin mi bilmiyorum ben sadece seni özlüyorum her gün her saat hiç yorulmadan özlüyorum hemde olurda aklına gelirsem beni geride bıraktığın zamanı düşün ne kadar özlemiş olabileceğimi düşün benim ağladığım kadar ağla üzdüğün kadar üzül benim kadar pişman ol...
Seni sevmiyorum, bu söylediğim kaçıncı aynı yalan bilmiyorum…

Unutmak istemiyorum değil, inan bunu defalarca denedim.

Başka birileriyle denedim, gitmeyi denedim, hatta ölmeyi bile kaç kere…

Sen kiminlesin, mutlu musun, benim gibi düşündüğün oluyor mu bilmiyorum. Ama ben kendi içimde bitiremediğim bu savaşı her seferinde bir daha kaybediyorum.

Merak ediyor musun bilmiyorum ama söylemek geliyor içimden.
Gerçekten mutlu değilim, hem de hiç değilim..

Ben yazdıkça seni sevmeye devam edeceğim. Ve hep yazacağım.
gittiğin gün anlamıştım asıl acıyı senden sonra çekeceğimi

24 Ocak 2013 Perşembe

Çıkıp gelsen bana, tek soru bile sormam.
Bazı anıları unutmak iyidir,bazı anılarsa sahip olduğumuz herşeydir.
Son kez baktım fotoğrafına uzun uzun. Yüzündeki tüm ayrıntıları tek tek inceledim son bir kez gitmeden önce. Bakarken bütün anılarımız belirdi gözümde. Hepsini baştan sona izledim. Son kez ağladım ona. Bir daha olmayacaktı. Sesine, yüzüne, her şeyine elveda dedim son kez. Binlerce kez elveda demiştim daha önce. Bu sonuncusuydu. İçimde kalan o azıcık duyguyu da bitirecekti bu elveda. Onun hayatında olmayışımı kabullenmek zorundaydım. Ben onun için sadece canı sıkılınca mesaj attığı bir eski sevgiliydim. Bundan sonra ne mesajlarına cevap verecektim, ne de aradığında açacaktım telefonu. “Son bir kez.” dedim kendime, “Son bir kez doya doya bak. Hiçbir zaman senin olmamış ve olmayacak o kişiye son bir kez bak. Bir zamanlar ölesiye sevdiğin, onun için her şeyi göze aldığın adama son kez bak. Seni hemen unutmuş, yerine başkasını koymuş o adama son kez bak. Sadece bir kez gördüğün, kollarında güveni bulduğun, hiçbir zaman bırakmak istemediğin o adama son bir kez bak. Sen onun hayatında kalıcı bir yer edinememişken, hep geçici olmuşken, onun senin hayatında edindiği yere de bak son bir kez. Nasıl da kaplamış hayatını. Yerine kimseyi koyamamışsın. Kimseyi onu sevdiğin gibi sevememişsin o gittikten sonra. Bak! Bak da ağla kendini parçalayarak unuttuğun, hatta hiçbir zaman tam olarak unutamadığın o adama! Farklı olduğunu, onun hayatında önemli bir yerin olduğunu zannederken, onun için sadece bir heves olduğunu tekrar gör bakarken o fotoğrafa. Sen hiçbir zaman onun aşkı olamadın. Sen sadece bir hiçtin. Ama o senin hayatının unutulmaz aşkı olarak kalacak her zaman…” Fotoğrafını kapattım. Devam ettim hayatıma hiçbir şey olmamış gibi. Devam ettim sanki o hiç olmamış gibi. Rol yapmaya devam ettim. Sürekli rol yaparak geçirdiğim o iğrenç hayatıma devam ettim. Ağladığımı görmeyecekti, duygularımı hissetmeyecekti. Ne de olsa hiçbir yerim yoktu hayatında. Sessizce devam ettim sahte gülüşlerime ve unuttumlarıma. Sessiz ve sakince izledim ölümümü son kez…
Ve şuan bile onca zamandan sonra hala senin için ağlıyorum.
Özlüyorum.
Bekliyorum.

Ve en kötüsü de bu yaşadıklarımı yine sana anlatmak istiyorum.
Uzun zaman geçti ayrılığın üstünden. Herkes atlattım sanıyor. Çünkü öyle davranıyorum.Çünkü ben güçlüyüm. Bir erkek için üzülmem, yıkılmam. Hemen toparlanırım. Görenler bile şaşırır. Vay be onca şeye rağmen nasıl dayandı, nasıl başardı ben olsam yapamazdım derler.Çünkü dışarıdan öyle görünüyor insan ağlamayınca gidenin ardından.Hem ben kalabalıklar da ağlayamam bilirsin.Duygularımı gösteremem rahat rahat her insana. Gidişine üzüldüğümü bilirler ama çabuk toparlandım sanarlar hepsi.Onların yanında gülerim. Hayret ederler. Ama aslında sahtedir hareketlerim. Özlemim de vardır üzüntüm de. Bir yanımda da gururum.Her dakika özledim diyip ağlayamam. Herkese seni anlatamam. Yaşadıklarımızı, beni terk edişini herkesin önüne seremem.Benim özelimsin sen çünkü. İyi veya kötü. Benimsin. Kimse bilmez neden ayrıldığımızı. Sadece ayrıldık derim o kadar. Kimse bilmez her gece ağladığımı. Çok özlediğimi. Dışarıda bir çift görünce bakamam mesela. Bizi hatırlatırlar bana unutuyormuşum gibi. Sonra bir de yeni biriyle boşluğunu doldurmaya çalışmak var. Yapamayacağımı bildiğim halde denedim doğru.Ama olmadı. Senin yüzün belirdi gözümün önünde yapamadım.

Ve şuan bile onca zamandan sonra hala senin için ağlıyorum.
Özlüyorum.
Bekliyorum.

Ve en kötüsü de bu yaşadıklarımı yine sana anlatmak istiyorum.
ara...lütfen nefes alışverişini bile özledim

Adam kadından uzaktaydı. Mesafeyle ilgili teknik bir problem. Bir şekilde üstesinden gelinebilecek bir şey.
Kadın ise adama uzaktı. Coğrafi uzaklıkla ilgisi olmayan metafizik bir problem. Kolay kolay üstesinden gelinemeyecek bir şey.
Eğer seni sevmiyorsa, hep onu sevdiğin yaşta kalırsın..
Onu görmeden duymadan yaşıyorum. Çok özledim.

ayrılık diye bir şey yok. bu bizim yalanımız. sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. şimdi nerdesin? ne yapıyorsun? güneş çoktan doğdu. uyanmış olmalısın. saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? öyleyse ayrılmadık. sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
İçimi dökemiyorum artık. Sığmıyor kelimelere. Oysa sadece ne kadar çok özlediğimi yazmak istiyorum ama birleştiremiyorum harfleri. Yetersiz kalıyor “çok özledim”ler. İyi misin onu bile bilmiyorum. Belki sesini duysam geçerdi bu içimdeki anlamsız hüzün..

Olması gerekenden kısa mı sürer en güzel şeyler? Mutluluk ne kadar fazlaysa o kadar kısa mıdır? Mutluydum eskiden hatırlıyorum.. Kısa süren çok güzel bir mutluluğum vardı. Rüya mıydı, yoksa gerçek mi bilmiyorum. Ama mutluydum eskiden.

Aslında çok zor olmuyor artık. Kalabalıklarda unutuyorum özlediğimi. Kafamı sürekli meşgul ediyorum özlememek için. Saçmalıyorum çoğu zaman. Gereksiz ve boş insanların saçma eylemlerine ortak oluyorum. Yine de etraf sessizleşince seninle doluyor içim. Çıldırıyorum. Gecenin hüznüyle birleşince yokluğun, baş edilemez bir özlem çekiyorum.

Özleyip özlemediğini bilmiyor olmak o kadar acıtıyor ki canımı tahmin bile edemezsin. Keşke bununla sınırlı kalsaydı. Kim olduğunu bile bilmiyorum senin. Hatırlayamıyorum..

Kim olduğunu unuttum ama sevmekten vazgeçemedim sanırım. Özlemek istemiyorum artık seni. Canımı yakıyorsun.

Bir gün seni özlediğimi bile unutacağım.


unutmak istedim denemedim zannetme ama olmuyor
soğuk şehir ve sensiz hala

koskoca bir şehre küstüm sen yoksun diye
her şeye rağmen bir parçam onu tekrar geri istiyor ve kendimden nefret ediyorum
yanlış yerdesin yanımda olman gerekirdi
en çok seven hep önce terk edilir
bir zamanlar çok aşıktık
Her geçen gün anladım hayatında bir ben fazlayım
Elde ettiğiniz her insanı unutabilirsiniz.Çabaladığınız,sonunda kazandığınız ve hatta daha sonra kaybettiğiniz insanları bile unutabilirsiniz.Ama yenildiğiniz insanları asla unutamazsınız.

23 Ocak 2013 Çarşamba

Bugün bir kere daha kırıldım,bir gün daha gitti ömrümden,bir acı daha saplandı kalbime,bir kere daha yoruldum.Aslında bugün; hergün bi öncekinden daha çok yıprandığımı farkettim.Tutunacak bir dalı kalmayınca tükeniyor insan.
Ama bu şehirde bir yanlışlık var. Hiçbir sokağında sen yoksun.
O unutulmaz kişi hayatında daima var olacaktır, çünkü aşk'ı sana ilk tattıran O oldu.
Yaşanmışlıkların geçtiği her yerde katil oluyorum biraz. Cesedimi bırakıyorum hepsine. Bu şehrin sokaklarına kin duyuyorum sanki üstünde elele gezmemizi onlar istemişçesine! 
dünyamdan ne kadar çıksanda,ne kadar uzağa gitsende içimde bir yerdesin.
Güçlü olmak bile yetmiyor, çoğu zaman...
Biri, özlediğimiz o güzel günleri bize geri vermeli.

21 Ocak 2013 Pazartesi

Bir gün gülmekten karnın ağrırken, diğer gün ağlamaktan gözlerin şişiyor.

Belki öğrenebiliriz birbirimizi sevmeyi. Başarabiliriz birbirimizin olmayı. Sen benimle uyurken, ben hâlâ bunun bir rüya olduğunu düşünüp, bir çocuk gibi gülümserken bulabilirim kendimi.
Belki olur. Sen ve ben birbirimizin parçası oluruz, birbirini tamamlayan, birini diğerine bağlayan. Belki birimizin cesareti yok eder diğerimizin kendine esaretini. Birbirimizin aksi yönüne adım atmayı bırakıp, başarabiliriz birbirimize doğru yürümeyi. Belki seversin, daha önce hiç kimseyi sevmediğin gibi. Belki ilk defa sevebilirim gerçekten birini. Ve ilk defa hissederim, birinin beni tüm benliğiyle hissettiğini. Belki birimizin toklukları doyurur diğerimizin açlıklarını.
Belki biz iki mutsuz, bu belkilerden yola çıkarak, sonunda birbirimizin oluruz. Mutlu ve koşulsuz.
Kim bilir..
Niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?
nisan yağmurlarını sana armağan ediyorum
anlarsın...
ağlarsın...

20 Ocak 2013 Pazar

Ayrılırken değilde, özlemeye başlayınca canı yanar insanın.
Herkesin sımsıkı sarılmak istediği bir insan, deli gibi gitmek istediği bir şehir, içinde kaybolmak istediği bir kitap vardır.
Saçların hala sarı mı? Ellerin üşüyor mu böyle soğuk gecelerde? Gülümseyişin aynı tatlılıkla yankılanıyor mu salonda? Değişmişsindir belki.. 
Hayatında en az bir aşağılık herifle karşılaşmadan, gerçek kadın olamazsınız.

   Ben zeki bir kadınım fakat aptal yönlerim de var.Ben kendimi bütünümle kabul ettim.İnsanlara hep iyi davranmaya çalıştım, kimseyi sorgulamadım, kimsenin seçimlerinin beni ilgilendirmediğini düşündüm, bazılarını çok sevdim fakat kimseyi kimseden üstün tutmadım.Hiç “Asla” demedim, çok kırılgan olmama rağmen kırılmamaya, güçlü olmaya çalıştım.
  Her ne olursa olsun bunda bir yanlışlık olmalıydı.Sevmediğim her şey gözümün önünde, sevdiklerim ise benden olabildiğince uzaktı.Bu koşullar varken yağmurdan romantizm beklemek ahmakçaydı.Kalın kıyafetler ve tek çift çorap giydim hep ayağıma.Kalabalığın, kalabalık olmaktan öte bir fonksiyonu yoktu.Çok iyi baktım kendime; sigarayı arttırdım, hamile ve yaşlılara yer vermeyi bıraktım.Yatmadan önce hep yemek yedim.Pisliğin teki olmak için elimden geleni yaptım.Çünkü baktım ki; iyi biri olunca iyi şeyler olmuyor.Başkalarını mutlu edince öyle filmlerdeki gibi mutlu filan da olmuyorsun…
özlem kokan kadınlar vardır, şarkılarla yaşayan.
“Hatırlamak yorucudur. 
Ama başarabilirseniz , hiç unutmazsanız, kaybettiklerinizi, resimleri, ayrıntıları, yüzleri, kokuları, sesleri hep yanınızda taşırsanız artık onları hatırlamanız gerekmez, çünkü onlar hep sizinle kalır.”
Aynı şehirde olmak istediklerim uzakta,uzakta olması gereken aynı şehirde.
Unutmak diye bir şey yok aklına getirmemek var eskisi kadar canının acımaması diye bir şey var.Ama unutmak diye bir şey yok.
Yüzün aklıma geldi, öyle güzel ağladım ki. Değer dedim, senin için döktüğüm her damlaya değer. 
Çünkü gördüm, "seviyorum" diyen ama sevdiği şey için ağlamayı kabul edemeyenleri gördüm, güldüm. Belki artık hiç göremeyeceğim seni, özlemekten ibaret olacaksın ama olsun..Çünkü özlüyorum deyip sarılmak için kollarını açmayanıda gördüm.Ben kollarım açık da gezerim senin için.Ben ağlarım senin için, ben özlerim senin için. Sen nasıl olsa yaşadıkça anlayacaksın kaybettiğin şeyin hayatının geri kalanı olduğunu..
tam ben seni unuttuğumda..

19 Ocak 2013 Cumartesi

güçlü biri değilim.Ben çok kırıldım,çok üzüldüm.Uyuşmuş gibiyim,acı çektiğimi bile anlamıyorum artık..-

Hayallerin varsa, kitap oku,
Mutsuz isen , kitap oku,
Mutlu isen, kitap oku,
Yalnız isen kitap oku,
Aşık isen, kitap  oku.
yoksun sen aslında
yalnızım bu şehirde
neler neler yapıyorsun bensizken kilometreler ötede
bu şehir sensiz daha bi soğuk
o şehir güzelse senin yüzünden
Sonra dedim ki ‘Kimse ya kimse sana onu getiremiyor.Sen bile hiçbir şey yapamıyorsun.’ O orda duruyor biliyorsun ama dokunamıyorsun.Bir zamanlar senin olduğu gibi şimdi başkasının biliyorsun. Gözlerini özlüyorsun ya da sana ‘seni seviyorum’ deyişini. Her gün,her dakika onun gelmesini bekliyorsun ama onun bir başkasıyla daha mutlu olduğunu duyuyorsun. Duymasaydım,sevmeseydim keşke diyorsun ama olmuyor.Buna rağmen daha çok seviyorsun onu. Hayatından bir parça kopup gitmiş,geri dönmeyecek asla.Bunu bildiğin halde yine de seviyorsun onu. O senin yanındayken bile ona dokunmaya kıyamıyorsun ya,o günleri hatırlıyorsun. Ellerini tutmaya korkuyorsun.Tutmuyorsun da. Elleri diyorsun,keşke tutsaydım ve hiç bırakmasaydım belki gitmezdi diye düşünüyorsun. Sadece düşünüyorsun,özlüyorsun ve seviyorsun…

tumblr

http://keskeburdaolsan.tumblr.com/
Kalbim hiç yavaşlamamıştı bu kadar, yada hiç azalmamıştı bu kadar ışık odamda, yada hiç bu kadar sensiz kalmamıştım yada ne biliyim, hani olur ya… ayrı tenlerde aynı dudaklar. Hiç yaşamadım onu ben. Hiç yeteri kadar olmadın benim, yeteri kadar dolduramadım ciğerlerime seni. Şimdi senin yerine 3 dakika bile sürmeyen nikotini dolduruyorum ciğerlerime, ismini yazmaya çalışıyorum o dumanın içine. Gittiğinden beri soğuk derim , son bir kez sarılamadım ya sana. Ondan beri soğuk işte. Dakikalar sayıyorum artık, mesaj atman için ama ondanda ümit yok artık. Onu sevdiğini biliyodum da, inandırmak istemiyodum kendimi. Sonunda sen gösterdin bana, olması gereken şeyi, yani gerçeği. Duyuyorum da zaten hep onunmuşsun, hiç benim olamamışsın. Ama sana söz, nasıl gelmeden önce seni her gün rakı bardaklarında aradıysam.
Şimdi umudu arıycam o bardakların içinde. Ama siz yine kavga ederseniz, tartışırsanız söyle bana. Ben bi yolunu bulup barıştırırım sizi, yapmadığım şey değil biliyosun. Mutlu ol diye yanındaydım ama becerememişim onuda. Neyse onunla mutlusun ya, o bile beni mutlu eder. Bundan sonra ne yapıcam bilmiyorum, boş çerçeveleri doldurucam sanırım. Artık benden bişeyler gizlemek, yalanlar söylemek zorunda değilsin. Bide iyi yanından bak o hep yanında, hep seni sevdiğini söylüycek. Elini o tutucak , o sarılıcak sımsıkı, o koruycak seni bu şehrin bütün kasvetinden. Bense bu şehrin kasveti olucam artık. Yağmur olucak üstüne gözyaşlarım, kar olucak derimin soğukluğu sana. Acı olucam, hasret olucam, umutsuzluk olucam, yalan olucam, doğru olucam, herşeyi olucamda, bi senin olamıycam be sevgili. Bi güneş olamıycam üstüne doğan, bi neşen olamıycam artık senin. Ha bide beni sorarsan ben bıraktığın yerde değilim artık. Aramıza ihanet virajları girdi, bıçak kadar keskin. Gelme bana o yüzden, sakın dönme geri, onu koy yerime. Aynı benim, senin yerine koyduğum bardaklar dolusu alkol gibi. İlk başta zor gelir, dayanamazsın özlersin belki beni. Ama sakın üzülme sen, sahte benler var nasılsa etrafında.. Yapay sevgilerin üstünde, gerçek yalanları olan insanlar. Düşünüyorum da, ya yüzünü güldürmek yerine üzerse seni onlar. İşte o zaman ben yeniden çıkıp gelirim bulurum bi yolunu yine tebessümün olurum.

Güzel şeylerin beklenmedik anlarda gerçekleştiğine hep inanmışımdır. Bana gelişin gibi mesela. Aniden. Hiç ummadığım bir anda, hiç ummadığım birinin hayatıma girip daha sonra hayatımın tümü olacağını nereden bilebilirdim ki? Günden güne içime işleyeceğini, git gide içimde büyüyeceğini..

Sonra aniden çekip gideceğini elbet. Beni yapayalnız, kocaman bir boşlukta bırakıp terk edeceğini tahmin edemediğim için üzgünüm. Hep yanımda kalacağını söylediğinde bunu gerçekten yapıp, beni mutlu edeceğini sanmıştım. Sol yanımda yerini alıp, çekip gideceğini değil. Aynı anda içimde seni dolu dolu yaşarken, sensizlikten kıvranmak değildi istediğim.

Sana “nefesim” derken bu kadar ciddi olduğumu ben bile bilmiyordum doğrusu. Gittiğinde nefes almak zor hale geldiğinde anladım. Ölüm gibi bir şey olmuştu sanki içimde. Hiç bitmeyen bir cenaze töreni gibi bir şeyler işte. Boğazımda duran bir yumru, her an akmaya hazır gözyasları, hepsi seni arıyordu her gece. Her gece cenazeni yapıyordum içimde. Ölüm gibi bir şey oluyordu ama hiç öldüremiyordum seni derinlerde bir yerlerde.

Beklemiyorum ben seni. Demiştim ya, güzel şeyler onları beklemediğin anlarda seni bulur.
Ben beklemiyorum seni.. 
başka erkek yokmuş gibi...
acaba o özlüyor mu diye düşünmekten dersleri düşünememek
Her “yeniden”, gerçekten yeniydi eskiden. Şimdi her başlangıç, bitişini ezbere bildiğimize merhaba demek yeniden ve yeniden. İşte hayat böyle susturuyor insanı bazen. Başlıyorsun ama sonunu getiremiyorsun. Her şey o bildik ayrılığa çıkıyor çünkü... Böyle zamanlarda basiretin bağlanır, dilin kurur, kalbin donar. Başladığın cümleni kendin bitiremezsen, noktayı başkası koyar.

Acım mı?
Geçmedi... Alıştım sadece.
Hep "çok"tun sen. En çok sevdiğim, en çok özlediğim, en çok aradığım, en çok istediğim.. Hep "yok"tun sen. Sevdim yoktun,özledim yoktun,aradım yoktun, istedim yoktun. Ne kadar çok olduysan, o kadar yoktun. Şimdi lütfen, eğer bir gün bir yerde aklına gelirsem, beni tam orada unut.
Beni özledin mi?
En kötüsüde onun sizi özlememesidir
Merak ediyorum; 
Geceleri uyumak için yatağına yatıp o tapılası gözlerini kapattığında, hiç aklına geldiğim ve sağa sola dönmekten uyuyamadığın oluyor mu? Bir kez sarılsam ve koklasam yalnızca diye düşünüyor musun? Rüyalarından mutlulukla uyanıp sonra bir hüzne gömülüyor musun? Bir daha asla o güzel günler gelmeyecek mi soruları kaplıyor mu zihnini?  beni hala eskisi kadar seviyor musun? 

Merak edersen; 

Uyuyamıyorum, düşünüyorum, gömülüyorum, seviyorum.. 
Sonra bir kez daha gömülüyorum.. 
Zaten nefes alan bir ceset olarak yaşayamıyorum.. 
sensiz hiç tadı yok buraların

13 Ocak 2013 Pazar

”Sesini duymadan geçen bilmem kaçıncı gün. Artık saymıyorum, sayamıyorum. Ben senin aklının ucundan bile geçmezken, sen nasıl aklımı başımdan alabiliyorsun, anlamıyorum. Eskisi gibi anlamaya çalışmıyorum da zaten. Ben sadece özlüyorum. Sadece bekliyorum. Özlemek zaman geçtikçe daha çok acıtıyor. Beklemek her geçen gün daha çok bitiriyor.”
hiç bu kadar sensiz kalmamıştım
Cem Adrian seven erkeklerin çekiciliği diye bi gerçek var.
Yarım kaldı zannediyoruz. Belki tamamı o kadardı?
beni terk eden adamın mutluluğunu niye isteyeyim ki mümkünse gebersin

12 Ocak 2013 Cumartesi

sesini özlüyorum ama bir daha asla duyamayacağımı biliyorum
Belki de o artık benim tanıdığım gibi biri değildir değişmiştir.
Çok sevdiğim kitaplar bitince, kitabın içinde anlatılan karakterleri özlüyorum.
seni şehirlerce uzağından sevdim...
Belki de ikimiz aynı şeyleri düşünüyorduk farklı yerlerde..
Zor da olsa kabullendim. Evet artık yoksun sen.
bize yakın olması gereken insanlara uzak şehirler hiç yakışmıyor
Sesini unuttum. Yüzünü de unuttum. Hatta anılarımızın da bi kısmını unuttum ama seni unutamıyorum. Garip ama hala kalbimin her atışında seni özlüyorum.

11 Ocak 2013 Cuma

benim kadar sevemeyecek kimse o şehri
sesini özledim bana sevgilim demeni özledim her gün yaptığımız telefon konuşmalarını özledim sana seni seviyorum demeyi özledim şimdi gel desem gelmeyeceksin bana çok uzaksın hatta belki bir daha karşılaşmayacağız bile ama olsun ben seni çok özledim
bu şehre gelirsen unutma beni ara...
Sensiz olmuyor ve olmayacak biliyorum.
Bir de şarkıların geçmişi hatırlattığı gerçeği var.
Hayatım boyunca o isimden nefret edeceğim sanırım.
bu şehrin her bir metre karesinde hayalin var çünkü.
beni çağırsaydın, o an yanına gelirdim.
çünkü bazı sokaklarda sadece onun kokusu var.
Unutmadım elbette, sadece artık umursamıyorum.
Bir erkek değil bir hayat seçiyoruz aslında.
Duşta ağlarken bulduğum huzuru henüz hiçbir şeyde bulamadım.
Belki de bir daha olmayacaksın, kim bilir.
Unutmadım. Unutmayacağım. Unutmak da istemiyorum.
Asla aramayacak
Korktuğun için sende aramayacaksın

ama en kötüsü
bir süre sonra
aramak ikinizin de aklına gelmeyecek

unutacak
ve unutalacaksın