23 Şubat 2013 Cumartesi
Çevrendeki onca insana rağmen kalkıp kilometrelerce uzakta olan birini sevebilmektir. O sizi seçmesede, siz onu seçtiğiniz için kendini dünyanın en şanslısı hissedebilmektir. En dağınık halinizde bile yanında olmasını istemek,baktığınız her yüzde ona ait bir şey aramak, bulduğunuzda ise hem ağlayıp hem gülebilmektir.
Durup dururken “ne yapıyordur acaba?” diye merak etmektir.Dualarının yarısını kendin için değil de onun iyi olması için edebilmektir.Özlemenin hakkını vere vere,uyurken bile onunla olabilmektir,her köşeyi döndüğün de ona çarpmayı istemektir. Yalnız olduğunuzda tüm varlığıyla yanında hissetmek,hiç gitmemesini dilemektir.Sesini,kokusunu,teninin ne kadar sıcak olduğunu unutmaktan korkmaktır.
Tek bir kokuya bağımlı olmaktır,onun kokusu.
Sırf sesini duymak için telefon etmek,ilginizi çekmese bile anlattıklarını dinlemektir.Kaybetmemek için büyük büyük yalanlar söylemektir,”artık ağlayamıyorum” cümlesidir.Hatırlamamaktan korkmak,ama zaten hatırlamadan edememektir.Sevmediklerini onun sayesinde sevebilmektir.Onsuz nasıl olduğunu anlatmak istemek ama sadece iyiyim demekle yetinmektir.Bazen ağlayamamak,nefes alamamak,konuşamamaktır,ama yinede sevmektir.
Ve en zoru, onun da sizi hissettiğine inanıp, kilometreler ötesinden ona güvenebilmektir. Çünkü sana onun gibi hissettirecek bir başkası yoktur,olmayacaktır.
22 Şubat 2013 Cuma
Acısından hatırlıyorum bu şehri, yalnızlığımdan.
Hüznümden anımsıyorum bu şehri…
Hayal kırıklıklarımı saklayan gecesinden hatırlıyorum.
Çıkmaz sokakların korkulan büyüsünden,
Yüreğimi ıslatan, ellerimi buz kestiren yağmurundan hatırlıyorum…
Bir de gidişimden …. gidip dönmeyişimden.
Ve şimdi bu şehre geri dönen ayaklar benim değil.
Eskide bıraktığım her şeyi bu şehirden geri almaya gelmiş başka biriyim ben.
Kaybolan yıllarımı arıyorum.
Unutmak için önce hatırlamak gerekirmiş… önce hatırlıyorum bu şehri.
Yazmak bile artik mutluluk vermiyorsa, yazan insanlardan tiksiniyorsak biz coktan bitmisiz. Icimizin duvarlari siyahtan baska renge boyanmiyorsa, renkler artik bize hislerce uzaktaysa biz coktan bitmisiz. Dunyanin en guzel sarkisini dinleyip hic bir sey hissetmiyorsak, hucrelerimiz motalari icine hapis edemiyorsa artik biz coktan bitmisiz. Devamli eskilere donuyor, eskileri ozluyorsak biz coktan bitmisiz. Gelecekle ilgili tum hayallerimiz bize hayal kirikligi olarak donmusse, hayal kurmaktan korkuyor olduysak biz coktan bitmisiz. Kalbimiz sadece nefretle atiyorsa, kimseyi sevmiyor, kimseyi onemsemiyorsa biz coktan bitmisiz. Aynaya baktigimizda gordugumuz baska bir bedense, kendimizi taniyamiyorsak artik biz coktan bitmisiz.Her sey icin gec kalinmissa, geri donulmez hatalar yapilip affedilmisse biz coktan bitmisiz. Artik kendimize bile yabanciysak, konusacak hic kimsemiz kalmadiysa biz coktan bitmisiz.
Bize yakisan bir bitis mi bu?
Sen bana geç kaldın. Çünkü; ilk başkası için ağladım ben. İlk başkası vurdu sırtımdan. İlk başkası yalan attı bana. İlk başkası gitti benden. İlk başkası hayallerimle oynadı. İlk başkası öldürdü beni. İlk başkası sevdiğini söyledi. Sonrada sevmediğini. Hatta daha sonra neden sevemediğini. Çok geç kaldın bana. İlk acım değilsin yani.
16 Şubat 2013 Cumartesi
15 Şubat 2013 Cuma
Unutmam gerekirken bugün seni önceki günlerden daha fazla hatırlamama kızma. Uzaklaştıkça küçülen bir nesne gibi gözden kaybolman söz konusu olamazdı. Zaman geçtikçe büyüyen, mesafe arttıkça daha da gözümün içine giren bir aşkla büyüttüm ben seni. Rahatsız etmişsem, özür dilerim. Gözünün içine baka baka sevdim ben seni..
Ben istemiyorum aslında, durup dururken senin konunu açmaya. Şöyleydik böyleydik diye belki aynı insanlara binlerce kez seni anlatmaya. Ama gittiğim her yerde sen varsın, baktığım her noktada sen. Senin yüzün, senin yürüyüşün. Herkeste senin hareketlerin var mesela. Senin huyların, mimiklerin. Unuttuğum sesini arıyorum insanlarla. Onları konuşturmak için uğraşıyorum. Ben de istemiyorum alakasız bir yerde alakasız bir zamanda aniden yüzümün ağlama halini alışını, gözümden gelen yaşları ve birkaç saniye sonra hemen normale dönen ifademi. Hiç birşey olmamış gibi yoluma devam edişimi.. Yani bu dengesizliği.. Ben de istemiyorum kendimi harap etmek, istemiyorum artık seni düşünmek. İstemiyorum yerimde saymak. Ama olmuyor. Deniyorum, nasıl çabaladığıma inanamazsın. Çalışıyorum, birşeylerle meşgul oluyorum, gecemi gündüzüme karıştırıyorum düşünmemek için olmadık işler çıkarıyorum kendime. Ama olmuyor, öyle birşey ki bu efkar, birkaç saniye boşluğumu bulduğunda hemen saldırıya geçiyor. Dinamit etkisi gösteriyor yıkıyor beni. İçimde acı var, içimde özlem var. Pişmanlıklar, ahlar vahlar.. Ama başka yaşam belirtisi yok. Çok boşum. Hayattan sen dışında birşey istemiyorum, aslında seni de istemiyorum. Artık biz olamayız. Biz kalmadı, ama sensiz de olmuyor. İsteyebileceğim tek şey, geriye dönebilmek. O da imkansız. Ben istemiyorum aslında birilerinin benim için üzülmesini. ”aa çok üzüldüm”, ” Boşver böylesi daha iyi”, ” Giden düşünsün” yok bilmem ne. Hepsinin ağzının payını veriyorum ama merak etme. Seni o kadar çok seviyorum ki, senle ayrılmış olmamın benim için hayırlı olduğunu düşünecek, ya da öyle düşünüyormuş gibi beni teselli etmeye çalışacak kadar aptal olan tüm insanları paramparça ediyorum gözlerimle merak etme. Tüm bunları boşver de, acaba sen de bana delicesine sarılmak istiyor musun ?
9 Şubat 2013 Cumartesi
Sen gittikten sonra, pek tadı kalmadı buraların Aslına bakarsan bu şehrin, bu ülkenin ve bu gezegenin. Ya da sadece benim..
Ne kimse boşluğunu doldurabiliyor, ne de artık bir boşluk açılabiliyor bende. Bir gece yarısı, şehrin en tenha köşesinde, ağzından çıkan tek kurşunla açtığın boşluk kadarım hala.
Peki ya sen;
Bana baktığın gözlerinle
Nasıl bakabiliyorsun başkalarına..
Ne kimse boşluğunu doldurabiliyor, ne de artık bir boşluk açılabiliyor bende. Bir gece yarısı, şehrin en tenha köşesinde, ağzından çıkan tek kurşunla açtığın boşluk kadarım hala.
Peki ya sen;
Bana baktığın gözlerinle
Nasıl bakabiliyorsun başkalarına..
6 Şubat 2013 Çarşamba
Sadece tüm acılarıma küçük dokunuşlar yapıp, tüm sızılarımı dindirmeni istiyordum.
Senden vazgeçmem gerektiğini biliyorum. Bana zarar veriyorsun. Hayallerimden… Senden vazgeçmem gerekiyor. Canım çok yandığı halde susuyorum. Ya da gece yarısı birdenbire ağlamaya başladığımda sesimi duymasınlar diye yüzümü yastığa bastırıyorum. Gizli gizli ağlamak, göğüs kafesinin tam ortasına yerleşen ve bir türlü yok olmayan o ağırlığın daha da artmasına sebep oluyor. Beni mutlu eden hayalinin şefkatli kollarına sığınıyorum. Ama biliyorum, biliyorum sen gerçek değilsin. Ama yine de iyi şeyleri düşünmek gülümsetir belki beni, kim bilir…
Güzel bir müzik dinlediğimde aklıma sen gelmemelisin. Hatta senin ilgili hiçbir şey gelmemeli. ” Keşke yanımda olsan” gibi özlem dolu cümleler sarf etmemeliyim senin için. Çünkü bu hiçbir şeyi değiştirmiyor. Sadece daha çok üzülüyorum. Bitmiyor, sadece bazen senin beni hissettiğini sanıyorum. Hissediyorsundur da belki. Bilmiyorum. Ama hayalini kurunca bile verdiğin acı geçmiyor esasında. Zaman alıştırmıyor da.
Senin, beni ne kadar çok üzdüğünü düşünmemem gerekiyor. Zamana bırakmak en iyisi derler. Zaman her şeyin ilacıdır sözüne inanmıyorsun sen de biliyorum. O söz sadece uydurma. Zaman hiçbir şeye ilaç olamıyor. Unutmuş gibi yapıyorsun ama unutmuyorsun, üzülmemiş gibi davranıyorsun ama üzülüyorsun. İşin en kötü tarafı kimse üzüldüğünü anlamıyor. Anlıyor da umursamıyor da olabilirler. İnsanlarda bencillik denen şey olmasa keşke.
Hiçbir zaman istediğim gibi olmadı her şey. Ya bir şey eksikti hayatımda ya da sen hiç bilmediğin içindi benim ne kadar çok sevdiğimi..Susuyorsun ya. Sustukça birikiyor içindeki kelimeler ve farkında olmadan çığlık çığlığa büyüyor sessizliğin. Seni düşünmek bile yine onlarca parçaya bölünmeme sebep oluyor. Bilmeden de bana zarar veriyorsun.
Tüm bunlara rağmen, aslında seni çok özlüyorum. Hiç gerçek olmayacağız belki ama ne yapayım, özlüyorum işte.
Ve tüm bunlara rağmen, seni hala çok seviyorum. Unutamam asla…
Bazen sanki bi yerlerden çıkıp gelicekmişsin gibi hissediyorum. Sanki bi yerlerden beni izliyosun, üzüntümü görüyosun gibi geliyo. Etrafıma bakıyorum, kimse yok.
Keşke gelsen. Ellerinle kafamı kaldırıp, geldim üzülme desen. Ben unutamadım seni. Gözlerini, gülüşünü, sesini unutamadım.
Unutamadım inan. Unutmak istiyorum seni, aklıma gelme istiyorum. Uzaklara dalıp gitmesem istiyorum.
Yapamıyorum. Sesini, gülüşünü, adımı söylemeni, bakışını çok özlüyorum sevgilim.
Keşke gelsen. Ellerinle kafamı kaldırıp, geldim üzülme desen. Ben unutamadım seni. Gözlerini, gülüşünü, sesini unutamadım.
Unutamadım inan. Unutmak istiyorum seni, aklıma gelme istiyorum. Uzaklara dalıp gitmesem istiyorum.
Yapamıyorum. Sesini, gülüşünü, adımı söylemeni, bakışını çok özlüyorum sevgilim.
Sen en çok beni hatırlamadın,
Ben en çok seni unuttum.
Sen seviyorum dedin,
Ben en çok sana inandım.
Sen seviyorum dedin,
Ben en çok sana güvendim.
Sen seviyorum dedin,
Ben en çok seni sevdim.
Gün geldi sen seviyorum dedin,
Ben sevdiğini hissedemedim.
Sen seviyorum dedin,
Ben hissetmediğimi söyledim.
Gülümsedin..
Ve bi daha seviyorum demedin.
Ben de unuttum.
Galiba gülümsemedin de
Ama ben onu da unuttum.
Konuşmadığımız günler vardı,
Unuttum.
Olmadığın günler vardı,
Unuttum.
Soğuktun, unuttum.
Beni unuttun ben yine unuttum.
Seni tekrar tekrar unuttum.
Seni her hatırladığımda;
Güneş doğmadığı için,
Yıldızlar sönmediği için,
Uyku haram olup
Soğuk terler döktüğüm için,
Bazen ağladığım bazen güldüğüm
için,
Bazen sesini duyduğum bazense
seni gördüğüm için,
Bazen mutlu çoğu zaman canım
yandığı için unuttum.
En kolay çözüm olduğu için,
Belki bir daha gökyüzümden
geceme düşmemem için
Unuttum.
En çok seni hatırladığım için
Ben en çok seni unuttum.
Ben en çok seni unuttum.
Sen seviyorum dedin,
Ben en çok sana inandım.
Sen seviyorum dedin,
Ben en çok sana güvendim.
Sen seviyorum dedin,
Ben en çok seni sevdim.
Gün geldi sen seviyorum dedin,
Ben sevdiğini hissedemedim.
Sen seviyorum dedin,
Ben hissetmediğimi söyledim.
Gülümsedin..
Ve bi daha seviyorum demedin.
Ben de unuttum.
Galiba gülümsemedin de
Ama ben onu da unuttum.
Konuşmadığımız günler vardı,
Unuttum.
Olmadığın günler vardı,
Unuttum.
Soğuktun, unuttum.
Beni unuttun ben yine unuttum.
Seni tekrar tekrar unuttum.
Seni her hatırladığımda;
Güneş doğmadığı için,
Yıldızlar sönmediği için,
Uyku haram olup
Soğuk terler döktüğüm için,
Bazen ağladığım bazen güldüğüm
için,
Bazen sesini duyduğum bazense
seni gördüğüm için,
Bazen mutlu çoğu zaman canım
yandığı için unuttum.
En kolay çözüm olduğu için,
Belki bir daha gökyüzümden
geceme düşmemem için
Unuttum.
En çok seni hatırladığım için
Ben en çok seni unuttum.
5 Şubat 2013 Salı
4 Şubat 2013 Pazartesi
3 Şubat 2013 Pazar
1 Şubat 2013 Cuma
Hayattan bir şeyi, tek bir kişiyi, tek bir aşkı istemenin bedelini çok ağır ödüyorum. Canım çok acıyor. Ellerim sen kokuyor, dayanamıyorum. Öyle uzak ki yüzün ellerime, öyle soğuk ki ellerim, öyle özledim ki..
Hayır yalan söylemeyeceğim, iyi değilim, hiç hem de. Görmüyor musun bittim ben, tükendim. Tükendim diyorum, sevdiğin kadın yok oldu. Sevdiğin kadın sana aşkından yok oldu. Sevdiğin kadın günden güne bitiyor, bu kadın iyi değil, bu kadın yıkık dökük.
Çok garip çok, hala inanamıyorum şu duruma, şu halimize, bize.
İnsanlardan nefret ediyorum.
Ve hayır, ben güçlü değilim, yalan söyleme, değilim. Ben mağlubum sana, ben bitik. Ben tükendim, hayır hayır seni sevmekten değil, ben seni toparlamaya çalışmaktan tükendim. Ben kalmadım. Bu hayatın amına koyayım; bana bu yaşta, bu kadar acı çektiren, beni doğru adama yanlış zamanda aşık eden hayatın. “Bitsin artık dayanamıyorum” dan ibaret dualarım, sıkıldım, hayat çok zor, çok ağır, hayat hiç adil değil ve ben bu kadar güçlü değilim. Ben bununla savaşabilecek biri değilim.
Ben sadece aşığım, çok, haddinden fazla.
Ben seni beklemeye hazırım, sen sadece gel, sadece, bak fazla bir şey istemiyorum, yalnızca gel.
Söz veriyorum her şey düzelecek.
Söz veriyorum daha fazla yanında olacağım.
Yalnızca gel, çok özledim.
Hayır yalan söylemeyeceğim, iyi değilim, hiç hem de. Görmüyor musun bittim ben, tükendim. Tükendim diyorum, sevdiğin kadın yok oldu. Sevdiğin kadın sana aşkından yok oldu. Sevdiğin kadın günden güne bitiyor, bu kadın iyi değil, bu kadın yıkık dökük.
Çok garip çok, hala inanamıyorum şu duruma, şu halimize, bize.
İnsanlardan nefret ediyorum.
Ve hayır, ben güçlü değilim, yalan söyleme, değilim. Ben mağlubum sana, ben bitik. Ben tükendim, hayır hayır seni sevmekten değil, ben seni toparlamaya çalışmaktan tükendim. Ben kalmadım. Bu hayatın amına koyayım; bana bu yaşta, bu kadar acı çektiren, beni doğru adama yanlış zamanda aşık eden hayatın. “Bitsin artık dayanamıyorum” dan ibaret dualarım, sıkıldım, hayat çok zor, çok ağır, hayat hiç adil değil ve ben bu kadar güçlü değilim. Ben bununla savaşabilecek biri değilim.
Ben sadece aşığım, çok, haddinden fazla.
Ben seni beklemeye hazırım, sen sadece gel, sadece, bak fazla bir şey istemiyorum, yalnızca gel.
Söz veriyorum her şey düzelecek.
Söz veriyorum daha fazla yanında olacağım.
Yalnızca gel, çok özledim.
Hiç geldim mi aklına?
Yani ne bileyim, hiç ‘keşke’ dedin mi? Benim için yani? Hatta bizim için. Hayır, sorun özlemem değil. Sadece merak ettim işte. Hayal edecek bir kaç şey daha vardı. Yaşamamız gereken bir iki anı kalmıştı, Onlar için sordum ben. Hatırı kaldı o anıların bende. Öyle büyük bir umut vardı ki içimde, Özledim desen bile o kadar olmaz. Merak etme, söz umutlanmayacağım. Sadece söyler misin, Hiç aklına geldim mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)